Raporlar

Uluslararası Hukuk Bağlamında Siber Saldırı ve KKTC Örneği, Yakın Doğu Enstitüsü Raporları No. 1/ 2021

Özet:

Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte kolaylaşan hayatımız, beraberinde bazı sorunları da gündeme getirmiştir. Özellikle Covid-19 (Coronavirüs) salgını sonrası teknolojiye daha fazla bağımlı hale gelen toplumsal yaşantımız beraberinde hukuksal açıdan bazı konuların tartışılmasına neden olmuştur. Bu bağlamda uluslararası hukukun çalışma alanı ve buna bağlı olarak var olan kurallar da bir takım güncellemeler ihtiyacı hissetmiştir. Özellikle silahlı çatışmalar hukukunda var olan mevcut durumda önemli değişikliklerin yaşandığını söylemek mümkündür. Günümüzde devletler, kara, deniz ve hava kuvvetleri komutanlıklarına, siber savunma komutanlıkları da eklemiş ve ordular siber saldırı ve siber savaş gibi kavramlar üzerinde senaryolar üretmeye başlamıştır. Bu çalışmada olası bir siber savaş senaryosunda uluslararası sistemde tanınmamış bir devlet olan KKTC'nin durumu ve uluslararası hukuk açısından var olan hakları incelenmiştir.

Turkey-Central Asia Relations: A Strategic Overview, Yakın Doğu Enstitüsü Raporları No. 1/ 2020

Özet:

Bu rapor, Türkiye ile Orta Asya ülkeleri arasındaki iki taraflı ve bölgesel ilişkilere genel bir bakış sunmaktadır. Gerek Orta Asya ülkelerinde son dönemlerde yaşanan çeşitli siyasi değişimler, gerekse Rusya ve Çin gibi küresel güçlerin bölge üzerinde kurguladıkları entegrasyon süreçlerini hayata geçirmeleri, Orta Asya’ya tarihi ve kültürel anlamda özel bir önem atfeden Türkiye için bölgenin önemini arttırmıştır. Rapor, Türkiye için ekonomik, kültürel ve siyasi alanda fırsatlar sunan bir bölge olarak değerlendirilen Orta Asya ekseninde yaşanan dış politika tartışmalarına katkı sunmayı hedeflemektedir.

KKTC’nin Ekonomik Güvenliği, Yakın Doğu Enstitüsü Raporları No. 3/ 2019

Özet:

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), kendine has özelliklerinden dolayı sürdürülebilir bir ekonomiye geçişte kendisini yapısal sorunların girdabında bulmaktadır. Mevcut yapısal sorunlara ek olarak son dönemde uluslararası konjonktüre bağlı gelişen Türkiye ekonomisindeki dalgalanmaların KKTC ekonomisi üzerinde negatif etki oluşturması olasıdır. Bu rapor, yapısal sorunlar ışığında kriz anında oluşacak etkileri karşılamak için üretilecek çözüm önerilerinin ekonomik güvenlik anlayışı zemininde tartışılması doğrultusunda atılmış bir adımdır.

Doğu Akdeniz’de Enerji Bağlamında Değişen Dengeler, Yakın Doğu Enstitüsü Raporları No. 2/ 2019

Özet:

Doğu Akdeniz Bölgesi stratejik önemini korumakla birlikte, keşfedilen yeni enerji kaynakları ile küresel aktörlerin ilgisini üzerine çekmiştir. Bölgede mevcut bulunan sorunların ötesinde enerji krizinin de yaşanması dengelerin yeniden kurulmasına neden olmaktadır. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Doğu Akdeniz’de sondaj faaliyetlerine başlaması ve sonrasında Türkiye’nin tepkisi çalışmamızın ana konusunu oluşturmaktadır. Türkiye’nin Doğu Akdeniz ile ilgili geliştirmiş olduğu yeni politikalar bundan sonraki sürecin seyri bakımından önem teşkil etmektedir. Uluslararası güçler ve bölge ülkeleri açısından da “Doğu Akdeniz Krizi” bölgesel olmanın ötesinde küresel sorunlara yol açabilecek bir potansiyele sahiptir.

Four Democratization Myths: A case study of the United Nations, Yakın Doğu Enstitüsü Raporları No. 1/2019

Özet:

Bu rapor, Birleşmiş Milletlerin (BM) demokratikleşme çabalarını, bu sürecin beş mitini vurgulayarak değerlendirmektedir. Susan Marks5 tarafından tanımlanan ve Tutumlu6 tarafından genişletilen mitler, demokratikleşmenin oldukça politik bir süreç olduğunu gösterir. Yazar, Birleşmiş Milletler’in demokrasinin dünyadaki herkes tarafından arzulanan önemli bir iyilik olduğunu öne süren; ‘evrensellik’ miti’nden muzdarip olduğunu özellikle vurgulanmaktadır. BM söyleminin ayrıca ‘derin kökler’ miti üzerinden, yani demokrasinin uzun bir tarihe sahip olduğu varsayımı üzerinden şekillendiğinin de gösterildiği raporda, demokrasi terimine 1948’de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde yer verilmesine rağmen BM’nin konuyu ancak 1991’deki seçim yardımı çabaları ile takip ettiği savunulmaktadır. Rapora konu olan bir diğer mit ise BM tarafından benimsenen ve özünde insanların bir şans verildiğinde diğer yönetişim biçimleri yerine demokrasiyi tercih edecekleri savı ve bu doğrultuda BM’nin kendine biçtiği sözde apolitik ve sadece yerel aktörleri güçlendirmeyi amaçlayan roldür. Ne var ki, bu ‘apolitik’ rol ve ‘yansızlık’ miti, BM’nin demokratikleşme çabalarının — bu çabaları birlikte yürüttüğü ortaklıkların tercihi dahil — aslında son derece politik olduğu gerçeğini gizlemektedir. BM, aynı zamanda, sadece diktatörlerin karanlığın perdesi arkasında işledikleri suçları eleştirirken onları oraya getiren sistemi eleştirmemekle, demokrasiyi ’tehlikeli karanlık’ miti üzerinden tahayyül etmektedir. Rapor, yazarın Birleşmiş Milletler‘de görev yaptığı süre boyunca elde etmiş olduğu izlenimlere ve çeşitli BM belgelerinin analizine dayanmaktadır.

Suriye’de Yönetilebilir Bölünme: İsrail Güvenliği için Zorluklar ve Fırsatlar,  Yakın Doğu Enstitüsü Raporları, No.9

Özet:

Suriye’de Arap Baharı kalkışmaları sonrasında yaşanan gelişmeleri İsrail perspektifinden değerlendiren bu rapor, Suriye krizi bağlamında İsrail’in güvenlik çıkar, öncelik ve kaygıları çerçevesinde olası fırsat ve tehditleri incelemektedir. Bu fırsat ve tehditler incelenirken İsrail-Suriye ilişkilerinin tarihsel arkaplanı, Suriye’deki iç savaşla değişen ülke içi dinamiklerin İsrail güvenlik politikalarına etkisi, Suriye krizi bağlamında İsrail’in İran gibi bölgesel ve Rusya ile Çin gibi küresel güçlerle ilişkileri, İsrail’in Suriye krizindeki rolü ve kendi güvenlik öncelikleri açısından öngördüğü gelecek senaryoları değerlendirilmiştir. Raporda İsrail’in Suriye’ye dönük güvenlik politikaları stratejik ortaklık zemininde birlikte hareket ettiği Amerika Birleşik Devletleri ile olan ilişkilerinden ziyade Suriye’de çıkarları belli oranlarda çatışan ya da örtüşen bölgesel (İran) ve küresel güçlerle (Rusya ve Çin) ilişkileri bağlamında irdelenmiştir. İsrail’in Suriye krizi bağlamında öncelik ve kaygılarını yerel, bölgesel ve uluslararası dinamiklere atıfla değerlendiren bu çalışmanın İsrail’in bundan sonraki süreçte Suriye’ye yönelik politikasında öncelikli hedeflerine ulaşmak için izleyeceği genel yaklaşım ve yöntemler hakkında ipuçları sağlayabileceği öngörülmektedir.

Kuzey Kıbrıs’taki Siyasal Partilerin Avrupa Söylemleri, Yakın Doğu Enstitüsü Raporları, No.8

Özet:

Kuzey Kıbrıs’ın “Avrupalılaşma” sürecini Kıbrıslı Türk ana akım siyasi partilerin “Avrupa” ve “Avrupa Birliği” söylemleri bağlamında değerlendiren bu rapor, siyasi partilerin Kıbrıs’ın AB üyeliği üzerine yürüttükleri söylemler aracılığıyla inşa etmekte oldukları farklı Avrupa vizyonlarını irdelemektedir. Bu amaçlar doğrultusunda, raporda Eleştirel Söylem Analizi (Critical Discourse Analysis) metoduyla siyasi partilerin basın yoluyla yapılan açıklamaları, seçim bildirgeleri, seçilmiş hükümet programları ve seçilmiş politikacılarla Avrupa ve AB üzerine yapılmış mülakatlar incelenmektedir. Rapor, Kuzey Kıbrıs’ta Avrupa ve AB üzerine yapılan tartışmaların aynı zamanda kolektif kimlik üzerine yapılmakta olan tartışmalar olduğunu ve farklı ideolojik repertuarlardan beslendiğini göstermekte, ancak farklılıklarına rağmen son yıllarda gerek sağ gerek sol söylemlerin örtüştüğü, “İdari temelli Avrupa” söyleminin geliştiğini vurgulamaktadır.

Avrupa-Akdeniz Bölgesinde Bütünleş(eme)me ve Demokratikleş(eme)me Süreçleri Bağlamında Kuzey Kıbrıs Örneği,  Umut Koldaş ve Nur Köprülü, Yakın Doğu Enstitüsü Raporları, No.7

Özet:

Avrupa Akdeniz Bölgesinde gerçekleşmekte olan demokratikleşme ve politik liberalleşme süreçlerini sistematik bir şekilde analiz eden rapor, KKTC’nin bu süreçler içinde nerede konumlandığı ve gelişim yönünü incelemektedir. Bu bağlamda politik liberalleşme ve demokratikleşme süreçlerinin önemli bileşenleri olan politik partiler (siyasi seçkinler ve seçilmişler), sivil toplum kuruluşları ve demokratik kültür- kamuoyu ilişkisi üzerine yoğunlaşılan raporda. Avrupa Akdeniz Ortaklığı’na bağlı bütün ülkelerin demokratikleşme ve politik liberalleşme süreçleri yukarıda belirtilen bileşenler çerçevesinde incelenerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) konumlanışı konusunda bir modelleme çalışması gerçekleştirilmektedir. Bu çerçevede demokratikleşme ve politik liberalleşme pratiklerinin Avrupa-Akdeniz bölgesinde bölgesel olduğu kadar ulusal ve yerel dinamiklerle nasıl şekillendiği ve Avrupa- Akdeniz Ortaklığı çerçevesinde KKTC’nin nasıl konumladığı analiz edilmektedir.

Engelsiz Faaliyetler Raporu, Fahriye Altınay ve Zehra Altınay, Yakın Doğu Enstitüsü Raporları, No. 6

Özet:

Yakın Doğu Enstitüsü ve YDÜ Toplumsal Araştırma ve Geliştirme Merkezi işbirliğiyle Yakın Doğu Enstitüsü ve Toplumsal Araştırma ve Geliştirme Merkezi tarafından kaleme alınan Engelsiz Faaliyetler Raporu,

KKTC’nin engelsiz bir ülkeye dönüştürülmesi doğrultusunda KKTC Engelsiz Platformu eşgüdümünde tüm paydaşlarla gerçekleştirilmesi öngörülen faaliyet önerilerini ortaya koymakta ve hem özel hem de kamu sektöründeki kurum kuruluşların başvurabileceği bir kaynak rehber olma iddiasını taşımaktadır

Brexit AB’nin Sonu Mu?, Erhan Ayaz, Yakın Doğu Enstitüsü Raporları, No.5

Özet:

İngiltere’de “Brexit” referandum sonucun anketler açısından sürpriz olarak yorumlanabileceğini fakat dünyada artan popülizm ile birlikte sürpriz bir sonuç olmadığı vurgulanan bu raporda Brexit tartışmaları sırasında gündeme daha sık gelmeye başlamış olsa da İngiliz milliyetçiliği içerisinde betimlenen Avrupa kuşkuculuğunun yeni bir durum olmadığının altı çizilmektedir. Brexit referandum kararının olası etkilerinin detayları ile incelendiği raporda, Avrupa Birliği içerisinde dengeleri değiştirebilecek potansiyele sahip bir sonuç doğurduğu öngörüsü okuyucu ile paylaşılmaktadır.

Suriye’de Mezhepsel Bölünmüşlük, Barış Süreci ve Avrupa Birliğinin Rolü, Umut Koldaş ve Erhan Ayaz, Yakın Doğu Enstitüsü Raporları, No. 4

Özet:

Suriye’de farklı grupların ve sivil toplum aktörlerinin barış inşa sürecine dâhil edilmesinin önemi üzerinde durulan bu raporda, ülke içindeki bölünmüşlük ve barışın sağlanabilmesi için sorumluluk alacak etkili bir liderliğinin olmamasının, Suriye muhalefeti bağlamındaki etkileri irdelenmektedir. Cenevre I ve Cenevre II olarak adlandırılan barış görüşmelerinde bir sonuca ulaşılamamasının nedenlerinden birisinin de yine görüşmelerde sivil toplum katılımının eksik olması olarak vurgulayan rapor, Suriye’deki toplum yapısının detaylı bir analizini sunarak barış için oluşturulan stratejiler toplumun her kesiminin spesifik çıkarları, talepleri ve endişelerini dikkate alacak şekilde olması gerektiğinin altını çizmiş ve Suriye toplumunun tüm kesimlerinin barış inşa süreçlerine entegre edilmesi için mevcut olan fırsatları detaylı bir biçimde okuyucuyla paylaşmıştır. Bununla birlikte, Avrupa Birliği (AB) ve üye ülkelerin mülteci krizinin aşılmasında ve Suriye barış sürecinde nasıl bir rol oynamaları gerektiğini de spesifik konu başlıkları altında irdeleyen ve somut öneriler getiren bu rapor, AB’nin Suriye politikaları içerisinde Türkiye’nin de mutlak suretle paydaş olması gerektiği sonucuna varmakta ve aynı zamanda çatışma sonrası dönemde Suriye toplumunun toplumsal travma ile başa çıkabilmesi için atılması gereken öncelikli adımları da detayları ile incelemektedir.

Engelsiz Faaliyetler Raporu, Fahriye Altınay ve Zehra Altınay, Yakın Doğu Enstitüsü Raporları, No. 6

Özet:

Yakın Doğu Enstitüsü ve YDÜ Toplumsal Araştırma ve Geliştirme Merkezi işbirliğiyle Yakın Doğu Enstitüsü ve Toplumsal Araştırma ve Geliştirme Merkezi tarafından kaleme alınan Engelsiz Faaliyetler Raporu,

KKTC’nin engelsiz bir ülkeye dönüştürülmesi doğrultusunda KKTC Engelsiz Platformu eşgüdümünde tüm paydaşlarla gerçekleştirilmesi öngörülen faaliyet önerilerini ortaya koymakta ve hem özel hem de kamu sektöründeki kurum kuruluşların başvurabileceği bir kaynak rehber olma iddiasını taşımaktadır

Dönüm noktasındaki Ürdün: Arap Baharı, Suriye Krizi ve Mülteci Hareketlerinin Ürdün’e Yansımaları, Doç. Dr. Nur Köprülü, Yakın Doğu Enstitüsü Raporları, No. 2

Özet:

Ürdün’ün yakın siyasi tarihi ve Filistin bağlamında ülkede gelişen kimlik politikalarından yola çıkan bu rapor, Ürdün’ün Orta Doğu’da yaşanan süreçlerle ilgili konumunu ve Suriye krizinin etkilerini irdelemektedir. Suriye krizinin en önemli zorluğunun Suriyeli mülteciler ve yarattıkları sıkıntılı entegrasyon süreci olduğu vurgulanan raporda mülteci krizinin mevcut ekonomik sorunlarını daha da karmaşıklaştırdığının altı çizilmekte ve Ürdün merkezli radikal Selefi İslamcıların artan etkisine dikkat çekilmektedir. Arap Baharı döneminde başlayan ve geniş toplumsal destek bulan politik reform taleplerinin de artarak devam ettiğine işaret eden rapor, Suriye’deki savaşın Ürdün’deki iç sorunları ve iç düzensizliği belirgin hale getirdiğine de vurgu yapmaktadır. Ürdün’ün Suriye üzerine olan dış politikası, Suriye Krizi Bağlamında Ürdün-Türkiye ikili ilişkileri ve Ürdün’deki Suriyeli Mülteciler konuları da bu raporda detayları ile değerlendirilmektedir.

Suriye: Çözüm ya da kaos?, Ercan Çitlioğlu, Yakın Doğu Enstitüsü Raporları, No.1

Özet:

Suriye’nin kimi bölgesel ve küresel aktörlerin güç gösterisi ve kazanım elde etme mücadelesine dönüştüğünü Orta Doğu’da uyuşmazlılara neden olan birçok etkene atıfla vurgulayan bu rapor, Sünni ve Şii mezhepler arasındaki ezeli anlaşmazlık ve alan elde etme/genişletme/konsolide etme arzularına ek olarak Selefilik ve Müslüman Kardeşler ideolojisi arasındaki çatışmanın da Suriye’deki oyun alanına dahil olarak bölgedeki sorunları daha da karmaşık hale getirdiğine dikkat çekmektedir. Suriye ile ilgili özgürlük ve demokrasi isteyen grupların rejimle olan mücadelesine de yer verilen çalışmada, bölgesel ve küresel dinamikler iç gelişmelerle harmanlanarak devletler ve devletler dışı üçüncü aktörlerin Suriye üzerinden geleceğe dönük bölgesel amaç ve çıkarları da ayrıca ayrıntıları ile irdelenmektedir. Suriye krizinin bu denli büyümesi ve küresel bir krize dönüşmesinde yapılan yanlışlıklar üzerine de ayrıca odaklanan çalışma, derin siyasal ve tarihsel sezgiler ile Suriye’ye doğrudan bir askeri müdahale yerine ılımlı muhalif grupların eğitilmeleri ve modern silah sistemleri ile donatılmasına ağırlık verileceği, muhaliflerin pozisyonlarını güçlendirerek Esad’ın bir uzlaşmaya zorlanacağını ifade etmektedir.