Çok Taraflılığın Geleceği ve Transatlantik İşbirliğine Dönüş

Yazar: Busenur Yıldırım – 15.06.2021


Brüksel'de düzenlenen NATO Zirvesine katılan ve zirve kapsamında Turkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşme gerçekleştiren ABD Başkanı Biden, görüşmenin ardından basın toplantısı düzenledi. Bloomberg'ün Beyaz Saray muhabiri Jennifer Epstein, Joe Biden'ın görüşme sonrasında "Çok iyi bir toplantıydı" değerlendirmesinde bulunduğunu aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, kritik görüşme sonrası NATO Karargahı'nda önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmenin yararlı olduğu belirterek, "Etkin işbirliğine ihtiyaç duyduğumuz bölgelerde sayın Biden ve ekibiyle görüştük. Neticede son derece yararlı ve samimi bir görüşme oldu. Her alanda saygı ve çıkara dayalı verimli bir işbirliğini başlamasına yönelik olduğunu görüyoruz" ifadelerini kullandı.

Türkiye-Amerika ilişkilerinin damgasını vurduğu zirve aynı zamanda "küresel liderlik" pozisyonuna geri dönmek isteyen Biden’ın, uluslararası arenada müttefiklerinin güvenini tekrar kazanmak için işbirliğine hazır olduğu mesajı ile mevcut sorunların derinleştirilmesinden çok çözüm yollarına odaklanılmasından yana olduğunu gösteriyor.

Çok Taraflılığın Geleceği ve Transatlantik İşbirliğine Dönüş
Çok kutuplu ve güç dengelerinin değiştiği, teknolojik gelişmelerin ulusal güvenlik politikalarını şekillendirdiği günümüz dünyasında, COVID-19 ile birlikte, toplumsal sağlık, gıda güvenliği ve iklim krizi devletlerin birincil problemleri haline gelmiş durumda.

Bununla birlikte Amerika Birleşik Devletleri, 1945’den bu yana ilk kez Donald Trump’ın başkanlık döneminde liberal enternasyonalizmin temel fikirlerine karşı çıkan bir yönetim ile karşı karşıya kalmıştı. Bu anlamda Trump yönetimi ‘’Önce Amerika’’ vizyonu doğrultusunda küresel ticaret, çok taraflılık, insan hakları, göç, demokratik dayanışma ve iklim değişikliği gibi alanlarda oldukça korumacı bir yol izlemiş, Trump’ın göreve gelmesinin ardından yaşanan gelişmeler sonrasında ABD’nin küresel liderlik misyonunun devamlılığı tartışılır hale gelmişti.

Ocak ayında Trump’tan görevi devralan Joe Biden ise hemen ardından Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı konuşmada Amerika’nın geri döndüğünü duyurmuş ve “Amerika geri döndü. Artık geriye bakmayacağız” şeklinde konuşmuştu.

Aradan geçen kısa sürede gerçekleştirdiği icraatlar çerçevesinde Amerikan küresel liderliğinin öneminin altını yeniden çizen Biden yönetiminin, Amerika Birleşik Devletleri’nin, Birleşmiş Milletler ve diğer büyük uluslararası kuruluşlar da dahil olmak üzere çok taraflı işbirliklerine öncelik vereceğini söylemek mümkün. Söylem bazında da Biden’ın yaptığı açıklamalarda önceliğinin küresel sağlık, iklim değişikliği, nükleer silah, Batı ittifakı ve demokrasinin savunmasına önem gösterileceği vurgulanmakta.


Biden’ın Haziran ortasında gerçekleşecek NATO zirvesi öncesinde, Avrupa ile translatlantik ilişkilerin güçlendirilmesi için gerekli adımları atmaktan çekinmeyeceklerini, küresel tehditlere karşı NATO ve müttefikleri ile beraber hareket edeceklerini dile getirmesi de bu alanda selefi Trump’tan oldukça farklı bir çizgi çizeceğinin sinyallerini vermişti.

Yine aynı şekilde Dünya Sağlık Örgütü’ne yönelik düşmanlığıyla kolektif bir tepki toplayan Trump’ın aksine, Biden, ulusötesi bir tehdit olarak gördüğü COVID-19 pandemisiyle ulusal çerçevede geliştirilecek çözümlerle mücadele edilemeyeceğinin altını çizerek Trump’ın Dünya Sağlık Örgütüncen ayrılma kararını iptal etmiş kurumun kaynaklarını ve yetkilerini artırma adına çaba sarfedileceği sözü vermiştir.

Bununla birlikte, ABD başkan silah kontrolü ve silah yayılmasını önleme çabalarını canlandırmak için harekete geçmiş ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yapılan ilk görüşmede, Yeni Başlangıç (New Start) anlaşmasını uzatma konusunda uzlaşı sağlamıştır.

Biden yönetiminin ulusal güvenlik açısından öncelikler arasında yer alan bir diğer konu olan Çin ile ilişkilere ilişkin de Biden Çin ile bir çatışma içerisinde olmak istemediklerini fakat  Çin’den gelen rekabet doğrultusunda, Güney Çin Denizi ve diğer konularda Çin’in iddiacı ve tahrikkar politikalardan sorumlu tutulacağının altını çizmiştir.


Beyaz Saray yönetiminin yayınladığı geçici ulusal güvenlik stratejik kılavuzunda,  ABD’nin askeri varlığının Hint Pasifik bölgesi ve Avrupa’da olacağına dikkat çekilmiş ve Çin ile Rusya’nın saldırgan tavırları, iklim değişikliği ve ırkçılık gibi bir çok konunun ABD açısından sorun teşkil edebileceğini açıklamışlardır. İttifakların öneminin de vurgulandığı bu belgede, ABD’nin uluslararası sistemi şekillendirmesi gerektiğine dikkat çekilmektedir. Paris İklim anlaşmasına ve Dünya Sağlık Örgütü’ne dönüş, Biden’ın dile getirdiği “ABD geri döndü” mesajı ile birlikte müttefiklerine iş birliği içerisinde bir politika izleyeceğinin sinyalini vermiş, son yapılan NATO zirvesi ABD’nin ittifaka ve transatlantik işbirliğine verdiği önemin altını çizmiştir. Joe Biden zirveye ayak basar basmaz "Avrupa'nın yanındayız" diyerek 1949 yılında kurulan uluslararası ittifak NATO'nun ABD'nin çıkarları açısından hayati önem taşıdığını vurgulamıştır.

Sonuç olarak Trump yönetiminde önemli gerilimler tecrübe eden ve gerilemeler yaşayan çok taraflılığın ve transatlantik ilişkilerin Biden döneminde olumlu bir dönemini yaşaması güçlü ihtimal olarak karşımızda durmaktadır.