Fas-İsrail Yakınlaşması ve Bölgesel Yansımaları

Yazar: Resul Çakmaktaşı – 23 Şubat 2021


ABD Eski Başkanı Donald Trump döneminde başlatılan İsrail ve Arap ülkeleri arasında normalleşmeye ilişkin çabalara Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Sudan ile yapılan anlaşmaların ardından Fas da eklendi. 22 Aralık 2020 tarihinde Fas Kralı VI. Muhammed'in ABD ve İsrail ortak heyetini kabulünün ardından iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin normalleşmesi kapsamında 4 anlaşma imzalandı. Fas Dışişleri Bakanlığında Afrika İşlerinden sorumlu Bakan Muhsin el-Cezuli ile İsrail Nüfus ve Göçmenlik Dairesi Genel Müdürü Shlomo Mor Yosef tarafından imzalanan ilk anlaşma diplomatik ve hizmet pasaportu hamillerinin vizeden muaf tutulmasını öngörürken ikinci anlaşma ise sivil havacılık alanında bir mutabakat zaptı niteliğinde.  Üçüncü ve dördüncü anlaşmaları ise ise sırasıyla, su kaynaklarının inovasyonu ve geliştirilmesi, ile maliye ve yatırım alanında işbirliğini öngören mutabakat zaptları oluşturuyor. Özellikle dördüncü anlaşma, iki ülke arasında ticaret ve yatırım kanalıyla ekonomik ilişkilerin canlandırmaya yönelik önemli bir adım teşkil ediyor. Bununla birlikte çeşitli siyasi yansımalara da neden olacak anlaşma Amerika’da Joe Biden’ın görevi resmen devralması sonrasında Ortadoğu’daki dengelere ilişkin yaşanan tartışmaları gündemde tutmaya devam ediyor.

İsrail – Fas Uluslararası İlişkilerinin Geçmişi
Resmi olarak 1994'te düşük bir seviyede başlayan Fas ve İsrail arasındaki ilişkiler ikinci Filistin intifadasının patlak vermesinin ardından 2000 yılında Rabat tarafından durdurulmuştu.  Bu dönemde Fas'ın İsrail'i tanıması olarak yorumlanan Rabat'ta bir İsrail irtibat bürosu açılmış ardından Fas, iki yıl sonra İsrail'de de bir irtibat bürosu açmıştı. O dönemde Fas, bu ilişkilerin kurulmasını, adil ve kapsamlı bir barışa ulaşmak için güç kullanmak yerine diyalog ve anlayışı sürdürme arzusu olduğunu kaydetmişti. Ancak diplomatik ilişkilerin dışında İsrail ve Fas arasında Faslı Yahudilerin İsrail'e göçüne dayanan ve, geçtiğimiz on yıllara kadar uzayarak devam eden bir ilişki mevcut.  Ayrıca Mossad’ın Fas’ta istihbarat servisiyle iş birliğinde bulunduğu, ve Fas ve İsrail arasındaki istihbarata dayalı iş birliğinin, Fas’ın askerlerini savaşmak için İsrail’e gönderdiği 1973 yılında başladığı bilinmektedir.


Yenilenen İlişkiler
İkili ilişkilerin normalleşme süreci resmi olarak Fas’ın, 10 Aralık 2020 tarihinde İsrail ile resmi temaslara ve diplomatik ilişkilere mümkün olan en kısa sürede devam etme açıklaması ile başladı. Kraliyet mahkemesinden yapılan ve "Fas kökenli Yahudileri ve İsrailli turistleri Fas'a ve Fas'tan taşımak için doğrudan uçuşları kolaylaştırma" ile "ekonomik ve teknolojik alanlarda yenilikçi ilişkiler geliştirmek" konularını ön plana çıkaran açıklama ile "2002 yılına kadar geçmişte olduğu gibi, iki ülkede irtibat bürolarının yeniden açılması için çaba gösterilmesi" niyeti resmi olarak kaydedildi. Beklenen adımları "İsrail'dekiler de dâhil olmak üzere Fas kökenli Yahudi cemaati ile Fas hükümdarının şahsiyeti arasındaki özel bağlara" atıfla dile getiren Fas yönetiminin talebi aynı gün ABD Başkanı Donald Trump’ın sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklama ile karşılık buldu ve Trump, Fas ve İsrail'in ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda anlaştığını duyurdu. Anlaşmayı “tarihi bir adım” ve “Orta Doğu’da barış için büyük bir atılım” olarak niteleyen Trump ayrıca, ABD'nin Batı Sahra toprakları üzerindeki Fas egemenliğini tanıdığını da söyleyerek, “Bugün, Batı Sahra üzerinde Fas egemenliğini tanıyan bir bildiri imzaladım. Fas’ın ciddi, inandırıcı ve gerçekçi özerklik önerisi, barış ve refahı sürdürmek için adil ve kalıcı bir çözümün temelidir” dedi.


Anlaşmanın Bölgesel Değerlendirmesi
Özellikle Batı Sahra konusunda aldığı pozisyon ve akabinde gelişen İsrail-Fas arasındaki normalleşme sürecine arabuluculuk yapan ABD’nin temel amacının attığı adımlar ile bölgedeki diplomatik varlığını devam ettirme olduğunu söylemek mümkün. Nitekim ABD, İsrail ve Fas’ın 22 aralıkta yaptığı üçlü deklarasyon anlaşmasının ardından ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Washington’un bu niyetini Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, Batı Sahra'da ABD konsolosluğu açma sürecini başlatıldığını “orada bir sanal misyon faaliyetinin başlatılmasını duyurmaktan mutluluk duyarım" ifadeleri ile açıkladı.

Buna ek olarak Pompeo’nun açıklamasından kısa bir süre sonra  Fas Ulusal Savunma İdaresinden sorumlu Bakan Abdüllatif Ludi ve Dışişleri Bakanı Nasır Burita’nın, Fas'ın başkenti Rabat'ta resmi ziyaret kapsamında bulunan ABD Savunma Bakanı Mark Esper ile ortak basın toplantısı gerçekleştirerek Burita, Rabat ve Washington arasında ortak tehditlere karşı 10 yıllık askeri iş birliğini güçlendirme anlaşması imzalandığını açıklaması, ve yine Burita’nın imzalanan anlaşmanın aynı zamanda Fas'taki “askeri ve savunma sanayisinin modernizasyonu çabaları” çerçevesinde yapıldığını belirtmesi, ABD’nin Ortadoğu bölgesinde sadece diplomatik değil askeri stratejik varlığını da devam ettirme niyetinin somut bir yansımasıdır. Diğer bir deyişle İsrail üzerinden yürütülen normalleşme süreçlerinin son örneği olan Fas ile İsrail yakınlaşmasının Fas’ın ABD’nin diplomatik ve askeri desteği ile yavaş yavaş kendi bölgesinde güçlenirken bu sayede ABD’nin Ortadoğu’daki beklentilerini karşılamayı amaçlamakta olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Bu anlamda Joe Biden’ın her ne kadar da selefi Trump’a göre farklı bir Ortadoğu politikası izlenmesi beklense de yeni başkanın önceliği olarak belirlediği İran karşısında bölgedeki askeri varlığını sürdürebilmek  amacıyla  “normalleşme süreçleri” çerçevesinde aktif rol almaya devam edeceğini öngörmek mümkün.